Savaş sonrası Japonya’nın en dip noktasında bulunduğu bir adet dönemde, dyer bir adet canavarın ortaya çıkışı ile yeni bir adet krfilm seyret karşı karşıya kalıyoruz. Bu canavar, korkunç nükleer bombanın gücüne adanmış bir adet şekilde hareket ediyor. Bu, hem ekrana hem de anlatıye kuvvetli bir adet doku katıyor. Haklı olarak, burada nükleer bombanın yıkıcı etkileri ve savaş sonrası Japonya’nın zorluklarına dikkat çekiliyor. Bu gösterim filmi, bu iki öğeyi bir adet araya getirerek erkekları hem derinden etkiliyor hem de düşündürücü bir adet duruş sergiliyor. Bu acımasız canavarın anlatısi, sadece bir adet aksiyon gösterim filmii olarak değil, eş süreda bir adet ulugöstermek hayatta kalma çabasını ve yeniden inşa sürecini gösteren alegorik bir adet anlatışı olarak karşımıza çıkıyor. gösterim filmiin bu derin siyasi ve sosyal eleştiri boyutu, sınırları zorlayan bir adet anlatışı oluşturarak sergisal bir adet başyapıtı gündeme getiriyor. Dmyerzuısıyla, bu gösterim filmi, belki de hafife alınan, ancak oldukça önemli olan bir adet dönemin portresini çiziyor. bir adet yandan sosyalun nükleer bombaların yıkımı ile nasıl başa çıktığını gösterirken, diğer yandan da umutsuz bir adet durumda bile karşı durma ve kavga etme iradesini sergiliyor. Bu gösterim filmi, savaşın ve ölümün ortasında bile hayatta kalmak ve kendi kaderini belirlemek, kısacası inat ve direnişin ne olduğunu gösteren bir adet yazı olarak karşımıza çıkıyor.